14 Mart 2009 Cumartesi

Heinrich Krippel, Afyon Anıtı, 24 Mart 1936



Heinrich Krippel, Afyon Anıtı, 24 Mart 1936
İlk uygulanan heykel Sarayburnu Atatürk heykeli olsa da, ilk heykel fikri Konya’dan gelir ve Konya iline dikilecek olan heykel için Belediye Reisi Kâzım Bey, Gazi Hz.’den izin alır. (Gültekin Elibal, Atatürk ve Resim-Heykel, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 1973, s.197.)
Anıtın kaidesi Krippel’e değil; Mimar Muzaffer’e ait. Aslında bu anıttan bağımsız olarak, Konyalı kadınlar için dikilecek olan bir anıt Konya Atatürk Heykeli’nin kaidesi. Milli Mimarlık Üslubu’nda ve Konya Karatay Medresesi’nin modeli olan anıtın, bir başka anıta kaide olarak seçilmesi tesadüf olmayıp bu seçimde “milli sanat” söyleminin izleri olsa gerek…
Bilindiği gibi bu anıtlar uygulamaya kondukları sıralarda dünya siyasetinde Hitler ve Mussolini’nin başını çektiği “tek ulus, tek lider, tek devlet” düşüncesi başat konumdadır. Kuşkusuz bu anıtlarda çalışan yabancı sanatçılar da bu düşüncenin etkisindedir. “Tek ulus, tek lider, tek devlet” düşüncesinin geçerli olduğu ülkelerde “faşist” estetikten söz edilebilir ve faşist estetikte bedenin yorumlanışını, bedenin devlet için bir model olduğu metaforu destekler. Bedenin organları gibi devletin bölümleri de uyum içinde fakat eşit olmayan bir şekilde çalışmalıdır. Başın kol ve bacaklar üzerinde egemen olması gibi hükümet de insanlar üzerinde egemendir. Yine de halk ve hükümet birbirine organik olarak bağlıdır ve devlet ulusla böyle kaynaşmaktadır. Faşist sanatta insan bedeninin her temsilinde amaç, bu metaforun önemini vurgulamak olmuştur. Beden gücü, dinçliği devletin özelliklerini yansıtmaya yöneliktir.

(Toby Clark, Sanat ve Propaganda Kitle Kültürü Çağında Politik İmge, Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 2004, s.95.) İnsan bedeni ve devlet metaforu ilişkisini Krippel’in iki figürle bir savaşı verdiği Afyon Anıtı’nda da görmek mümkün…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder